|ForumFly|
Forum
=> Daha kayıt olmadın mı?Forum - Da Vinci Şifresi.
Burdasın: Forum => Edebiyat => Da Vinci Şifresi. |
|
ziya1236 (şimdiye kadar 141 posta) |
İçerik: Kitapta İsa ile ilgili tarihi sırlar ve Da Vinci'nin eserlerinde bu sırlarla ilgili ipuçları bıraktığına değinilir. Ayrıca Da Vinci'nin gizli bir tarıkata üye olduğundan bahsetmektedir. Tüm bunlar kitapta bulmacalar ve kovalamacalarla ele alınmıştır. İsa'yla ilgili çarpıcı yorumlları barındırdığı için Dan Brown'un Hristiyan karşıtı olduğu iddia ediliyor. Opus Dei hakkında yazdıkları vatikanı tedirgin etmiş görünü... Dan Brown'un, şimdi de sinemalarda ilgi gören Da Vinci Şifresi bir cinayetle başlar. Cinayetin çözüm sürecinde ise İsa'nın evlenmiş ve soyunun yürümüş olduğu düşüncesi savunularak Hıristiyan dünyasını karıştıran tez ortaya atılır. Kitabın sürprizlerinden biri de, Leonardo da Vinci'nin, S. Maria delle Grazie Manastırı için yaptığı Son Akşam Yemeği adlı freskte, İsa'nın yanında oturan kişinin Havari Yuhanna değil; Magdalalı Meryem (Maria Magdalena) olabileceği ve Mecdeli Meryem'in İsa'nın eşi olduğu iddiasıdır. İddiaya göre, Bizans İmparatoru Konstantin, İznik'te toplanan Birinci Konsül sırasında, pagan toplumları Hıristiyanlık'a çekebilmek ve çatışmayı önleyebilmek için İsa'yı Roma stili tanrılaştıran anlayışın desteklenmesini ve 'bazı gerçeklerin' perdelenmesini sağlamıştır. İşte bu gerçeği ortaya koyacak belgeler, Sion Tarikatı tarafından korunmaktadır. Ayrıca, Hıristiyanlık tarihinin en önemli simgelerinden biri olan 'Kutsal Kase', aslında bir dişiyi, Magdalalı Meryem'i simgelemektedir. Kitabın Hıristiyan dünyasını karıştıran en tartışmalı özelliği ise, hikayenin kurgusu içinde cinayetlerin, Papa 2. Jean Paul döneminde gücünü arttırdığı bilinen Opus Dei tarikatının üyelerine işletilmesidir! Da Vinci Şifresinin Sembolleri ve Anlamları: Da Vinci Şifresi İsa'nın kilisenin iddia ettiği gibi tanrısal bir kişi olmadığını anlatır. Ayrıca İsa'nın Mecdelli Meryem adlı bir kadınla evli olduğunu ve kendisi öldüğünde, soyunun o sıralarda hamile olan bu kadınla devam ettiğini iddia eder. Da Vinci Şifresi ile ilgili olarak kitap ve filmde geçen simgeler arasında, başta Kırmızı Gül olmak üzere, İştar yıldızı olan Beşgenyıldız (Pentagram), Haç, Hilal ve Piramit ve Ters Piramit şeklindeki simgeler bulunur. Özellikle bu simgeler arasından piramit Kutsal Kase adıyla kullanılır. Da Vinci Şifresi Kutsal Kase'den sözederek bunun Mecdelli Meryem'in rahmi olduğunu ve bunun bir kase şekliyle simgelendiğini iddia eder. Aynı şekilde bunun eril karşılığı olarak İsa'nın erkek olma özelliğinin de bıçak şekliyle simgelenmiş olduğunu iddia etmektedir. Bundan başka Da Vinci'nin Kayalıklar Bakiresi adlı tablosunun, bu şifreyle ilgili başka ipuçlarını verdiği de iddia edilir. Bu tablodaki kişilerden birinin Mecdelli Meryem olduğu söylenir. Da Vinci Şifresi kitabı ve filminin gerçek anlamını bilmek için herşeyden önce kitap ve filmde hangi simgelerin kullanıldığına bakmak gereklidir. Bunlarda kullanılan bütün simgeler istisnasız bir şekilde putperest kökenlidirler. Bu simgeler gerçekte film ve kitapta iddia edilmiş olduğu gibi anlamlar taşımazlar. Bu simgelerin en başında gelen ve Kutsal Kase olarak adlandırılan şeyin hiçbir şekilde bir kadın rahmiyle ilgisi yoktur. Ayrıca İncil'de ne "Kutsal Kase" diye bir terim bulunur, ne de Mecdelli Meryem ile ilgili olarak film ve kitapta anlatılan iddiaları destekleyecek pasajlar vardır. Gerçi film ve kitap bunun nedeninin Konstantin'in yaptırdığı değiştirme olduğunu iddia etse de, bunların gerçek tarihsel kayıtlarla örtüşen kanıtsal bir yönü yoktur. Çünkü Roma İmparatoru Konstantin'in bunları yaptığının iddia edildiği Ms 325 İznik Konseyi toplantısı ve sonrasına kadar, zaten birçok elyazması İnciller yazılarak o zamanki coğrafyalara dağılmış bulunuyordu. Da Vinci Şifresi, Konstantin'in sıradan bir insan olan İsa'nın Konstantin ile tanrılaştırıldığını iddia etmektedir. Bu iddia bu şekliyle kısmen doğrudur. Çünkü İznik Konseyi'nde (Ms 325) bir tartışma platformu oluşturarak, din adamlarına İsa'nın üçlük inancıyla ilgili olarak tanrılığını tartıştırmış ve en sonunda kendi kararıyla, tartışan taraflar arasından İsa'nın üçlemedeki birbirine eşit üç tanrıdan biri olduğu tezini savunanların lehinde karar vererek, üçlük inancının günümüze kadar yaygın bir inanç olmasında rol oynamıştır. Üçlük inancı ise gerçekte Hıristiyanlık öncesi yüzlerce yıldır, Babil'den beri var olan bir inanç olmuştur. Aslında Konstantin, kendi zamanına kadar zulme uğrayan Hıristiyanların, zamanla Hıristiyanlığın bu türden putperest inançlarla karışarak, bu şekilde Hıristiyanların artık zulüm görmelerine gerek kalmadığı bir din olmasında önemli bir rol oynamıştır. Çünkü Konstantin zamanında devlet dini haline gelen Hıristiyanlık, bu tarihe kadar birçok Babil kökenli inançları, kutlamaları ve simgeleri Hıristiyanlık adı altında kendisinde toplamış ve putperestliği Hıristiyanlıkla harmanlamıştır. Bunun ilk baştaki nedeni, kendilerini Hıristiyan olarak adlandıran putperestlerin eski inançlarını terketmemiş ve bunları Hıristiyanlık adı altında sürdürmüş olmalarıdır. Da Vinci Şifresi film ve kitabı baştan sona bu putperest simgelerle doludurlar. Film ve kitapta geçen simgelerle ilgili gerçek anlamlar ise şu şekildedir: * Kutsal Kase: Gerçekte putperestlerin bir simgesidir. Putperestler tarafından kadınlık simgesi olarak kullanıldığı iddia edilse de, gerçekte Babil kentini kuran Nimrod'un inşa etmeye çalıştığı ilk piramit benzeri bir yapı olan zigguratla ilgilidir. Piramitlerin gerçek anlamı güneş, ay ve yıldız tapınmasıyla ilgilidir. Güneşle ilgili simgeler arasında Altıgenyıldız bulunur. Altıgenyıldız simgesi uçları birbirlerine bakarak içiçe geçmiş iki piramittir. Bu piramitlerden yerde olan ve uç kısmı göğe bakanı yerle ilgili kısmı simgelerken, bunun üstünde ya da içinde bulunup uç kısmı yere bakanı gökle ilgili kısmı simgeler. Gerçekte piramitler Babil'in kurucusu Nimrod'un bir güneş tanrısı olarak yüceltilmesiyle ilgilidir. Nimrod tanrılaştırılarak Marduk olarak tapınılmıştır. Marduk adı bu tanrının sıfatlarından yalnızca biri olup daha sonra ardılları olan Baal ve Tammuz adlarıyla günümüze kadar varlığını sürdürmüştür. Günümüzde hernekadar bu tanrılara bu adlarla tapınılmasa da, bunlara ait simgeler dünya çapında her yerde görülür ve değer verilen simgeler olarak siyasal, dinsel ve sosyal alanlarda kullanılırlar. Bu simgelerin Babil üçlüğünde ilk ortaya çıkışlarındaki ilk adları Sin (Hilal), İştar (Beşgenyıldız) ve Şamaş (Güneş şeklindedir. Güneş ile simgelenen Marduk, Hıristiyanlık inancında Tammuz'un ilk harfi T (Tau) ile simgelenir. Aynı şekilde Budizm aynı tanrıyı Güneşçemberi'yle ve Gamalı Haç'la (Svastika) simgeler. Yahudilik inancında aynı tanrı Altıgenyıldız şeklindedir. Güneş Mabedi ve güneş tapınması Şamas'tan gelerek, bölgelere ve dinlere göre Tammuz ve Şems (Şamas) gibi farklı adlar alarak doğrudan, ya da Haç, Svastika, Piramit, Güneşçemberi gibi simgeler yoluyla varlığını sürdürmüştür. * Kırmızı Gül: Kırmızı Gül olarak adlandırılan şekil gerçekte bir Beşgenyıldız' (Pentagram)dır. Pentagram olarak ta adlandırılan Beşgenyıldız simgesi, güneşi simgeleyen Güneşçemberi simgesiyle birlikte kullanılarak, aynı zamanda Satanizm'in kutsal bir simgesi olarak kullanılır. Beşgenyıldız ve Kırmızı Gül Babil'in üçlü tanrılarından biri olan İştar'ın simgeleridir. Da Vinci Şifresi kitabı ve filminde konu edilen bu simgeler de, aynı şekilde Mö. 2200'lere kadar geriye giderek Pagan kökenlidirler. Film ve kitapta geçen ve önemli bir maddi öğe de, Kilittaşı olarak ifade edilen nesne ile bunun içinde saklandığı kutudur. Film ve kitap bir şifreden sözederek, bu şifrenin Kilittaşı'nda gizlenmiş olduğunu iddia etmektedir. Ancak bu Kilittaşı'nın saklandığı kutunun kendisi bu film ve kitapla ilgili gerçek şifredir denilebilir. Bunun nedeni Kilittaşı'nın saklandığı kutunun İştar'ın bir simgesi olan Kırmızı Gül şeklinde olmasıdır. Ayrıca şifreyle ilgili yazı, bu kutunun kapağında yeralan Kırmızı Gül-Beşgenyıldız resmini barındıran bir metal parçasının, Kırmızı Gül'ün altında bulunmaktadır. Kırmızı Gül diye adlandırılan ve aynı zamanda Beşgenyıldız şeklinde olan bu simge, gerçekte Babil'in kurucusu Nimrod'un doğduğunda üzerine yatırıldığı bir kundağı simgeler. Kutsal Anne ve Çocuk İsa'yla ilgili anlatımların kökeni de ilk başta buraya dayanmaktadır. Bu Pagan inanç daha sonra eski Mısır'da İsis ve Horus şeklinde sürmüştür. Bu inançlar daha sonra Konstantin'in Hıristiyanlığı devlet dini haline getirmesiyle, Hıristiyan olmak zorunda kalan Paganlar tarafından Hıristiyanlığın parçası haline getirilmiş ve günümüze kadar sürdürülmüştür. |
Cevapla:
Bütün konular: 392
Bütün postalar: 462
Bütün kullanıcılar: 324
Şu anda Online olan (kayıtlı) kullanıcılar: Hiçkimse
Bugün 26 ziyaretçi (53 klik) kişi burdaydı!